Ana içeriğe atla

UNUTURSAM FISILDA

UNUTURSAM FISILDA…



Bu aralar sanatsal faaliyetlerimizde çok başarısızdı. Birkaç gün önce (29.10.2014) Devlet Tiyatrosunda sergilenen Kibarlık Budalası isimli oyuna gittik. Hala daha Haldun Dormen tarafından sergilenen oyun kapalı gişe oynasa da, bizim için okul gösterilerinde sergilenen piyeslerden farksızdı. Hayatımda ilk kez bir gösteri bitirmeden ara da çıktık. Bu davranışımızdan ötürü sanata ve sanatçıya saygısızlık yaptığımızdan ötürü vicdan azabı hissetsem de, günümüz koşullarında değerli zamanımızı boşa harcamayıp daha keyifli vakit geçirdiğimiz için de yerinde bir karar olduğunu düşünüyorum.

Geçen hafta da Cem Yılmaz’ın Pek Yakında isimli filmini izledik. O da gerçekten çok kötüydü. Filme gülüp eğlenmekten ziyade keyifli vakit geçirmek için gitmiştik. Zira filmin “Her Şey Çok Güzel Olacak” tadında bir film olduğu söylense de alakası yoktu bence. Film boyunca yüzümde en ufak bir tebessüm bile olmadı. O kadar bayıktı.

Neyse gelelim Unutursam Fısılda’ya. Film Çağan Irmak’ın imzasını taşıyor. Son zamanlarda izlediğim güzel, keyifli aile filmlerinden biri. Birkaç küfür sahnesi dışında filmde çocukları etkileyecek bir sıkıntı yok diye düşüyorum.

Oyuncular tek kelimeyle süperdi! Farah Zeynep Abdullah gün geçtikçe kariyerinde zirveye oturuyor. Oyunculuğu, kabiliyeti, güzelliği ve sesiyle büyüledi. Işıl Yücesoy ve Hümeyra’yı hayranlıkla izledik. Özellikle iki oyuncunun gençliğini oynayan oyuncularla benzerliği bile film üzerinde ne kadar titizlikle çalışıldığını gösteriyor. Nacizane fikrim; Mehmet Günsur ve Kerem Bursin’in performansları bu muhteşem kadınların gölgesinde kaldığını düşünüyorum.

Kenan Doğulu’nun imzasını taşıyan müzikleri dinlemeye doyamadık. Film zaten bu yüzden müzikal tadındaydı. Farah Zeynep Abdullah’ın seslendirdiği şarkılardan ismini tam hatırlayamadığım ama nakaratın da “… bana geri dönsen bile Nafile,…”diye bir şarkı çok sevdim. Zaten filmin Soundtrack şarkısı olan “Gel Ya Da Git” şimdiden en çok çalınanlar listesinde üst sıralarda.

Konu; klişe Türk Filmi konusu aslında. Aynı erkeğe aşık iki kardeş ve yaşanan hayat mücadelesi. Filmin fragmanlarından birinde Hatice ve Hanife birkaç harfle değişen büyük hayatlar yazıyor. Gerçekten öyle…
Yıllarca ayrı yaşamış, 40 sene sonra tekrar bir araya gelen iki kardeşin birbiriyle ve kendileriyle olan hesaplaşmaları.

En korktuğum hastalıklardan biri Alzeimer! Unutmak, her şeyi bir anda ya da yavaş yavaş unutmak. Bununla ilgili yazdığım ama bir türlü tamamlayamadığım bir post var. En yakın zamanda onu da tamamlamalıyım. Filmin ana karakteri Ayperi (Hatice), Alzeimer hastası olunca 40 yıl önce arkasına bakmadan, her şeyi bırakıp gittiği evine geri dönüyor. Hanife de, kardeşinin ardından yıllarca içinde büyüttüğü kini, öfkeyi, acıyı ve pişmanlıklarını kendi iç hesaplaşmalarını yaşıyor. Ama hiçbir öfke, hiçbir kin kardeş sevgisinden üstün olmadığını görüyor.

Beni çok etkileyen sahne filmin sonunda ablasının yıllarca içinde taşıdığı öfkenin yanında kardeşine duyduğu özlemi ve hayranlığı sakladığı Çağan Irmak filmlerinin klasiği kilitli oda sahnesi oldu.

Ablasın sen, ilk doğansın, doğmamış bebene sahip çıkansın
Sapla iğneyi damarına, kanın onunkine karışsın.”

Filmi izlerken salya sümük ağlayabilirsiniz de, buruk bir tebessümde edebilirsiniz ya da bir iki damla yaş da dökülebilir gözlerinizden. Bence film, hayatla ne yaşadığınıza bağlı bir etki yaratıyor.

Ben çok etkilendim ve çok beğendim. Kesinlikle tavsiye eder ve öneririm.

Ananem ve Babaannemin Alzheimer hastası olmaları sebebiyle gözlerimin dolduğu doğrudur.

İnsanın kardeşi olması ayrı bir duygudur. Ama kız kardeşi apayrı bir duygudur. Bunu tarifi olmayan ancak yaşanabilecek bir duygu olduğunu düşüyorum. En çok kavga ettiğiniz ama en çok sevdiğiniz, en çok üzdüğünüz ama çok mutlu ettiğinizdir…

Kardeşiniz varsa eğer,  bu dünya da başınıza en güzel şeylerden biri gelmiştir demek ki…

Derin’in bir kız kardeşi olur mu bilmiyorum ama şükür ki bir abisi var…


Bu filmi Sevgili Ablacığıma ithaf ediyorum. (Umarım en kısa zamanda izler ve hissedersin)
Gitme, yanımda ol,

Unutursam fısılda…



Bunlar da filmde Farah Zeynep Abdullah'ın sesinden bayılarak beğendim şarkılar...


                                                   Farah Zeynep Abdullah Nafile



Farah Zeynep Abdullah Bir Mazi Bin Hatıra


Sevdim
 (Bazı şarkıları bazı insanların ruhuyla örtüştürürüm,
bende ki eşleşmesi tabi ki Ablam oldu.)



Hümeyra Kirli Beyaz Kedi (Ablam'a)

Sen neler neler çektin ben biliyorum,
Dokunsam ağlarsın hissediyorum...
Hüzün zamanı geçti, onlar eskindendi bitti hepsi geçti...


 

I Love You Sister...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAĞLI EKMEK KIZARTMASI

Haftasonu  kahvaltılarımızın vazgeçilmez tatlarından biri yağlı ekmek. Eğer evde önceki günden kalan bayat ekmek varsa değmeyin keyfimize. Çünkü taze ekmekle aynı tadı yakalamak mümkün değil. Ekmek ne kadar bayatsa tadı o kadar lezzetli oluyor. Eskiden annelerimiz bayat ekmeği değerlendirmek için, bunu ocakta demir tost makinelerinin içinde yapardı.  Geçen gün bayat ekmekle ilgili değişik yapılabilecek bir tarif ararken fark ettim ki, kimse yağlı ekmek kızartmasını paylaşmamış. Bende bilmeyen varsa yazayım dedim. Yapımı en kolay, tadı en keyifli kahvaltılıklardan biri. Malzemeler :

TUVALET EĞİTİMİ

Derin için tuvalet eğitiminde biraz geç kalmıştık. Yaşadığımız bir takım sıkıntılı süreçler benim konu da geri kalmama neden olmuştu. Bu yüzden ben sabır olarak kendimi yeteri kadar rahat hissetmiyordum hem de mevsimsel nedenler vs. kendimce hep bir bahanem ve endişem vardı. Aslında gözümde büyüyen tuvalet eğitimi meselesi uygulamada hiç de beni zorlamadı. Biz bu işi nasıl sancısız sıkıntısız tasasız anlattık bahsedeyim. Derin tam 3 yaşına gelmişti. Ve artık bu bez mevzusu kapanmalıydı. Nacizane fikrim öncelikle şunu söylemeliyim ki bu işe önce anne karar vermeli. Sonra çocuğun bu eğitime hazır olup olmadığına bakılmalı. Zaten ben karar verip de tuvalet eğitimine nerden başlamak gerekir diye araştırmaya başladığımda aslında Derin’in de hazır olduğunu fark ettim. Biz Derin’in abisi Sevgili Mert’ciğimde tuvalet eğitimi sırasında bazı sıkıntılar yaşamadık. İlk önceleri tuvalete oturmak istemiyor, hatta tuvaletten korkuyordu. Ben bu yüzden Derin 1 yaşına geldikten sonra ki

MEMEDEN KESME

Çok uzun zamandır fırsat bulamadığım için önemli bir konu başlığını yazmadığımı farkettim.  Memeden Kesme! Herkesin bu konuda iyi ya da kötü bir macerası vardır. Aslında bunu çok önceden yapmalıydım ama ne kendimde o gücü bulabildim ne de Derino’yu bu fikre hazırlayabildim. İçinde bulunduğumuz durum, yaşadığımız Zor Günler bu konuda beni engellemişti.