16.11.2014
Bu
gün sadece benim için çok özel ve çok anlamlı bir gün…
Aylardır
beklediğim o iki hece artık kulaklarımda çınlıyor.
“An-ne,
anne” ne güzel bir tını, ne güzel bir nüans, hayatımda duyduğum en güzel ses!
Öyle
sabırla bekledim ki bu kelimeyi, öyle mutlu oldum ki duyunca hislerimin tarifi
yoktu.
Derin,
bilinçli olarak 6 aylık iken “baba” dedi. Hepimiz de çok büyük bir sevinç ve
heyecan duygusu vardı. “Baba” dedi, “baba” dedi şeklinde sürekli bunu
tekrarlıyorduk. Derken arkasından “dede” dedi. 6 aylıktan 8 aylık oluncaya kadar
sürekli bunları söylüyordu. Zaman geçip biraz büyüyünce 10 aylık olduğunda yeni
kelimeler eklenmişti hafızına “al,vee(ver),abi,buuu-şuu(su)” gibi tek hecelik
kelimeler. Bütün hayvanların seslerini taklit ediyor, kedi köpek, kuş, inek,
kuzu hepsini bilinçli bir şekilde seslendiriyordu.
1 yaşına geldiğinde Mert abisine “meeeg”
şeklinde seslenebiliyordu. Kendi adına “Dii” diyerek kısaltma yapıp, Prenses
Diana’yı çağrıştırıyordu bize. Ve 1 yaşından sonra Derin’in kelime darcığı birden
çok gelişti. Artık birçok iki heceli kelimeyi doğru zamanda doğru yerde söylemeye
başlamıştı. Egii (engin), Esiii (esin), yedat (Vedat), Sevgi, Köke (köpek),
kidi (kedi), mamun (maymun), guş (kuş), ual (ural), dayı, açuuu (arzu), suutaa
(sultan), babuu (batu), ege, suu, pepe, kayu (caillou), avı (arı), at, hiill (fil),
kıff (kız), ıçık (ışık), pil, kubaa (kurbağa), hauç(havuç), ödek (ördek), çooba
(çorba), böcee (böcek), kalpi (kalp), Mai (mavi), yeşin (yeşil), muss (muz),
gokka (toka), büüük (büyük), öbüü (öbür), boya, peyde (perde), koltuu (koltuk),
şeekan (Serkan) şüüsü (süslü), agoga (agora), vapu (vapur), atük (Atatürk) neee
(zeytin), lauk (tavuk), doo (domates), popişh-popo, göbişh-göbek, saç, ağzı (ağız),
diş, gös (göz), gaşş (kaş), burun, yanak, el, parmak, bacak, ayak, ucaak, piia
(pilav), kaşık (gaşı), çatal (şata), üçgen, kare, daire, çiçek, düştü, ısır
(mısır), denis (deniz), aciyii (acıyor), kırem (krem), sür, yığdız (yıldız),
adede (aydede), amin, havlu, süt, mee su (meyve suyu), …
20. aydan sonra 3 hecelik daha zor
kelimelere geçmişti.
pikoyo (pinokyo), abakaya (ayakkabı),
makiye (makine), papaan (papağan), kımışı (kırmızı), heko (helikopter), ataha
(anahtar), abaya (araba), pois abaya (polis arabası), panton (pantolon),
Nerdeyse söyleyemediği kelime yok gibiydi. Tıpkı
bir papağan gibi her kelimeyi taklit ediyordu. Tam anlamıyla seslendiremese de
en yakın sesi çıkartarak derdini anlatıyordu. Derin erken konuştu diyebiliriz
aslında. 6 aylıkken baba - dede, 1 yaşında daha fazla sözcük, 18. Aydan itibaren
de 3 kelimelik kısa cümleler kuruyordu.
Baba şuu vee (baba su ver)
Baba mafke kıff (baba maskeye kız)
Dede agoga gideee (dede agoraya gidelim)
Ba bak Atük ( babane bak Atatürk)
Aa şüüsü uyut (anne süslüyü uyut)
Aa bıcı yapa (anne banyo yapalım)
Ual perde arkası (Ural perdenin arkasında ;)
Pikoyo ünaaydıı (pinokyo günaydın)
20.
aya geldiğimizde 4-5 kelimelik cümleler bile kurdu.
Dede kedi mama ver.
Büyüüü hala kotuğa otur, ısır ye (büyük
hala koltuğa otur, mısır ye)
Hatta
bu hafta sonu Cumartesi günü öyle bir cümle kurdu ki babasıyla ağzımız açık
kaldı.
Baba
vapuu bine, uzaa gide Meali: baba vapura binelim uzağa gidelim… :)
Tabi
bizde bu isteğini karşılıksız bırakmadık ve onu çok uzak olmasa da baya bi
uzaklara götürdük…
Bu
konuya ayrı bir post da değineceğim ;)
Derin’in
bu kadar net istediğini ifade etmesi görenleri şaşırtıyor doğrusu.
Açıkçası
ben işin çocuktan çocuğa değiştiğini ancak bazı iç ve dış faktörlerinde
etkilediğini düşünüyorum.
1-
Gen : Mesela
Derin’in babası ve teyzesi erken yaşta konuşmuşlar. Genler kesinlikle etkili. Ama
bu geni benden almadığı kesin. Ben oldukça geç konuşup sonra susmayanlardanım ;)
2-
İletişim:
Derin kalabalık bir ailenin içinde büyüyor aslında. Ve sağolsun başta Dedesi ve
Babaannesi olmak üzere herkes onunla BİREBİR iletişime geçiyor. Derin daha 1
aylık yoktu her şeyi söylüyorduk ona. Dedesinin ilk kuşlar ve taşları(avizedeki)
göstermesini hiç unutmam. Ben, Derin 1 yaşına gelinceye kadar hep yanındaydım
ama sonra işe başladığımda artık, tamamen gün içinde Dede ve Babaanne
ilgileniyordu. Ve onların Derin dil gelişimde çok etkili olduğuna eminim.
3-
Cinsiyet
: kız çocuklarının daha erken konuştuğuna dair genel bir kanı var. Açıkcası etrafımda
yaptığım gözlemlere göre de böyle. Kızların çeneleri daha düşük.
Ama bu işin sırrı ne diye sorsak kesinlikle
iletişim derim, ne de olsa anlamıyor diye düşünmeden mümkün olan her
şeyi ona tane tane anlatarak konuşmak. Çünkü her şeyi hafızaya alıyorlar ve olmadık
bir zamanda bunu kullanıyorlar.
Derinle
öyle şeyler yaşadık ki, geçen gün parmağına yüzüğümü taktım, “Aaa bak altın
yüzü” dedi. Hayır yani yüzüğü biliyorsun
da altını nerden biliyorsun anlamış değilim :)
İşte
bu kadar net derdini anlatırken, söylemediği tek bir kelime kalmıştı.
Anne!
Israrla
doğrusunu söylememize rağmen anne yerine “aa” demek kolayına gidiyordu.
Bir
süre sonra bende hiç üstelemedim. “Aa” demesi de hoşuma gidiyordu ama anne
dediğini de duymak istiyordum.
Fakat
bunu söyle-ye-mediğinden değil de söy-lemediğinden olduğuna da adım gibi
emindim.
Acaba
ben mi bişeyleri eksik ya da yanlış yapıyorum diye diye ara ara aklımdan
geçirmedim değil.
Ama
hayır bu Derin’in tercihiydi ve o böyle mutluydu. Kestirmeden gitmek, aa’nın
arkasından çıkıcak “–ne” sesine fırsat vermeden ona koşan, dediğini anlayan
biri olduğu için zorlamıyordu kendini.
Aynı
mantıkla anane ve babaannede demiyordu.
Ananeye
uzatarak “AAAA” , babaneye de sadece “Ba” demekle işini hallediyordu.
Şimdi
bu kadar anlatıktan sonra gelelim esas konuya;
Bu
hafta sonu Pazar günü hep birlikte (biz, babaanne ve dede) kahvaltı sofrasında
kendi aramızda dün yaptığımız geziye dair konuşurken Derin’de bizi dinliyordu. Sonra
sofradaki zeytini göstererek “Anne nee” diye seslendi. Bunun üzerine “Derin ne
dedin annecim sen” diye tekrarlayıp, bir kez daha, bir kez daha aynı şeyi
söyletip durdum.
Biz
sevindikçe, o da sevinip tekrar tekrar “ANNE” diyordu. Öyle içten, öyle üstüne
basa basa söylüyordu ki. Sanki bunca zaman söylemediği bu kelimenin hıncı alırmışçasına
bir heves ve mutlulukla “AN-NEE” diye sesi kulaklarımızda yankılandı.
Derin
doğduktan sonra öyle güzel şeyler bize yaşattı ki, öyle tarifsiz
mutluluklarımız sevinçlerimiz, heyecanlarımız oldu ki, bunlara bir yenisi daha
eklendi böylece…
Ben
çok büyük bir sabırla bekledim bu kelimeyi duymayı.
Tam
20 ay 10 gün oldu Derin doğalı yani 620 gün,
Konuşmaya
başlayalı ise 14 ay oldu.
14
aydır bir hevesle beklediğim, duymayı istediğim ve şu an duyduğum bu ses benim
için dünyalara bedel.
İnsanın
evladının ağzından çıkan bir kelime nasıl da mutlu edermiş insanı.
Öyle
güzel bir his ki evladının “anne” dediğini duymak, etkilenmemek elde değil…
İyi
ki varsın bebeğim,
küçük
dünyamıza kattığın büyük mutluluklar için binlerce şükür…
Anne’n
Yorumlar
Yorum Gönder