Bir ömür verelere...
Bizim için sadece 1 yıl geçti üzerinden, onlar için ömür boyu dinmeyecek bir acı.
Yeryüzünde küçücük bir toprak parçası.
Yüz ölçümü ile 826m²
Adını daha önce ülkemizde bile yaşayanların duymadığı ama bir anda bütün
dünyanın duyduğu küçücük bir toprak parçası.
Toprak parçası demek yanlış olur aslında kömür parçası.
Herkes için sıradan bir Salı günün faciaya dönüştüğü, birçok ailenin içine
kor ateşler düştüğü, kelimelerin anlamsız kaldığı o gün 13 Mayıs 2014 !
Bir takım çıkarlar yüzünden insan hayatlarının nasıl da bir parça kömürden
değersiz olduğunu öğrendiğimiz o gün.
Ne çok şey söylendi, ne çok açıklamalar yapıldı ama hiç biri olanları
değiştirmeye, gidenleri getirmeye, kalplere su serpmeye yetmedi.
Bizler o toprak parçasının kilometrelerce uzağında yaşadığımız bu acıya
sadece tanık olabildik.
Haberleri okurken gözlerimiz doldu, izlerken yutkunamadık, yaşananları
değiştiremedik..
Acıyı paylaşmak istedik belki sadece.
Paylaşabilir miydik?
301 kişinin evine, ayrı ayrı kalplerine dokunabilir miydik?
Babasız kalan çocukların artık yüzünü güldüre bilmemiz mümkün müydü?
Evladını bir avuç kömür uğruna kaybetmiş annenin feryadını susturabilmemiz,
Gencecik yaşta, umutlarıyla birlikte evladının üstüne toprak atan babanın
acısını anlamamız,
Eşlerini ve onunla birlikte tüm hayallerini kaybetmiş bir sevgilinin halini
anlamamız mümkün müydü?.
Ateş düştüğü yeri yakıyor deriz hep, bu sefer gerçekten kor ateşler düştü
ocaklara...
Küçücük bir coğrafyanın her taşına, her noktasına değdiği yeri kömür ateşi
yaktı.
Üzerinden geçen zaman acıları azaltmayacak, acıyla yaşamayı alıştıracak!
Ama en azından hala vicdan sahibi insanların olduğu,
Hala insani değerleri kaybetmeyen,
Bir çocuğun yüzünü güldürmek için uğraşan
"Ölüm, bu mesleğin Kaderinde var" demeyen,
"Çok yürekli insanlar da var" dedik.
İnsan hayatının hiçe sayıldığı, insani çalışma şartlarının olmadığı, insan
onurunun bu kadar zedelendiği, bir olay karşısında bizler ne yapabildik ki?
Duyabildik mi acaba seslerini?
Kafamızı yastığa koyduğumuz da rahat uyuduk mu?
İşyerinde çalışırken gerekli gereksiz bir sürü şeyden şikayet etmekten
vazgeçtik mi?
Ay sonu geldiğinde maaşlarımızı alırken içimiz sızladı mı?
Üstüm kirlenmesin diye oturmadığınız yerlere, "Çizmelerimi çıkarayım mı?
sedye kirlenmesin" gözüyle bakabildiniz mi?
Kendinizden vazgeçip "Abi onu alın,onun eşi hamile" diyebilecek yüreğiniz
oldu mu?
3 gün yas tutup 4. Gün hayatımıza kaldığımız yerden devam etmedik mi?
Ne yazık ki yaptık ve yapıyoruz.
Siyasi çıkarları uğruna bir milleti heder eden bir devletten daha kötüsü ne
olabilir ki?
Bazı insanların yeryüzüne gönderilişi bir Armağan, bazılarının ki ise ancak
azap olabilir.
Ağızlarında salyaları akan bu iğrenç mahluklar, bu dünya da çektirdikleri ne
varsa aynısını yaşamadan ölmeyecekler. Babasız kalmış bir çocuğun ahını
alsan, kainatın neresinde huzur bulabilirsin ki? İlahi Adalet yerini bulacak
ve yıllar geçse de, ne bu dünya da ne ahiret de huzur bulamayacaklar.
Bundan yıllar önce Atatürk'ün dişiyle, tırnağıyla kurduğu bu Cumhuriyet,
şimdi kurtların elinde kalmış olsa da, çok yakında yine güzel günleri olacak
bu ülkenin .
Bir gün, her açıdan muasır medeniyetler seviyesine ulaştığımız o gün
gelecek.
gelecek.
İşte o gün, Türkiye Cumhuriyeti'nin 3.Kurtuluş Zaferi olacak.
Acılarımız şimdi çok taze yitirdiklerimizi kalbimize gömüp, daha
büyük acılar yaşamamak için dua edeceğiz.
Acılarımız şimdi çok taze yitirdiklerimizi kalbimize gömüp, daha
büyük acılar yaşamamak için dua edeceğiz.
Karanlıklar içinde yaşadınız,Nurlar içinde yatın...
Yorumlar
Yorum Gönder